Kilo Aldıran Hastalıklar Nelerdir?

Düzenli beslenme ve spor aktivitelerinize dikkat ediyorsunuz ancak yine de kilo alıyorsunuz. Peki neden? Kilo alımını durduramıyorsanız bunun altında mutlaka bir neden yatıyordur. Bu nedenler çoğunlukla bir hastalık ile ilişkilendirilmektedir. Bizler de makalemizde kilo alımına neden olan rahatsızlıklara değiniyor olacağız. Şimdi bu rahatsızlıklara göz atalım:

Polikistik Over

Koyu renk saçı olan ve esmer tenli Akdeniz kadınlarında sık olarak yumurtalık kistleri görülmektedir. Bu kistler ise kilo sorunlarını beraberinde getirmektedir. Vücutta elma tipi yağlanmaya neden olan yumurtalık kistlerinin oluşması sonucunda karın bölgesinde ve bel bölgesinde yağların birikmesi söz konusu olacaktır.

Kalça ve bel bölgesindeki yağlarda artış, bozulmuş insülin ve şeker dengesini göstermektedir. Bu nedenle poliskitik over sendromu olan kadınların kilo kaybı yaşaması oldukça zordur. Bu nedenle uzmanlar, özellikle kist sorunu yaşayan kadınların karbonhidrat içeriği düşük bir beslenme tarzını benimsemesini önermetedir. Karbonhidratlar vücutta şekere dönüşmektedir. Bu nedenle beslenme programında karbonhidratlar azlatılmalı, tüketilecek protein miktarı ise artırılmalıdır. Aynı zamanda düzenli bir egzersiz programı ile alınan fazla kilolardan kurtulmak mümkün olabilmektedir.

Bilgi: Polikistik Over ile daha detaylı bilgi edinebilmek için “Polikistik Over Beslenmesi” başlıklı makalemizi ziyaret edebilirsiniz. 

Hipotiroidi

Hipotiroidi, tiroid besinin az çalışması sonucunda yetersiz hormon üretmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca sebebi anlaşılamayan kilo alımlarınlarının da kaynağı olabilmektedir. Ellerde titreme, sıcağa karşı dayanıksızlık, duygu değişimleri, konsantre sorunları ve huzursuzluk mevcut ise bu hipotiroidi hastalığının habercisi olabilmektedir. Ayrıca saçlarda dökülme, kabızlık ve beraberinde aşırı kilo alımı tiroid bezinin yavaşladığı yani hipotiroidi hastalığının ortaya çıktığı anlamına gelmektedir ve  kilo sorunu yaşayan her dört kişiden birinde gizli tiroid yetmezliği mevcuttur.

Metabolizmanın yavaşlaması yani tiroid yetmezliği sonucunda kilo alımı gerçekleştiyse, hazır diyet programları kilo verimi için yeterli olamamaktadır. Kilo kaybı yaşamak için öncelikle tiorid hormonlarına baktırılmalı ve sonrasında ise size özel bir beslenme programı yazabilmesi için uzman bir diyetisyenden yardım alınmalıdır.

Sistemimize kayıtlı diyetisyenler:

Bilgi: Hipotiroidi ve tiroid hastalıkları ile daha detaylı bilgi edinebilmek için “Tiroid Hastaları İçin Beslenme Önerileri” başlıklı makalemizi ziyaret edebilirsiniz. 

D Vitamini Eksikliği

Doğanın bize en güzel armağanı olan güneş ışınları vücuda aynı zamanda D vitamini desteği sağlamaktadır. Ancak vücutta D vitamini eksikliği yaşandığında kemiklerde zayıflama ve kemik ağrılarının yanı sıra alınan kiloların verilmesini de zorlaştırmaktadır. D vitamini eksikliği, hormon düzeylerini değiştirmekte ve sonucunda insülin direnci ve diyabet riskinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

D vitamini güneş ışınları ile sentezlenmekte ve yağda erimektedir. Bu nedenle yaz ya da kış güneşin görüldüğü her gün kollar dirseklere kadar sıvanmalı, kolların iç tarafları ve yüz bölgesi güneşlendirilmelidir. Ancak camın arkasından değil direk güneş ışınlarına maruz kalarak güneşlenmek en doğru yöntem olacaktır.

Bilgi: D vitamini eksikliğinin olumsuz sonuçları ve D vitamininin hangi besinlerde bulunduğuna dair daha detaylı bilgiler için “D Vitamini Eksikliği Sonuçları ve D vitamini Hangi Besinlerde Bulunur?” başlıklı makalemizi ziyaret edebilirsiniz. 

İnsülin Direnci ve Diyabet

Karın ve bel bölgesinde oluşan yağlarının oranı aynı zamanda diyabet riskinin de aynı oranda fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Tip 2 diyabet ve obezite yakından ilişkilidir ve diyabet hastalarının %80’lik dilimi şişman bireylerden oluşmaktadır. Aşırı kilolu olmak insülin direncininin ortaya çıkmasına, insülin direnci ise diyabet hastalığına neden olmaktadır. Şişmanlık söz konusu olduğunda kan şekerinin kontrol altına alınması daha da zorlaşacak ve diyabet tedavisi uygulanmadan kendi kendinize kilo vermek imkansız hale gelecektir.

Ağızda kuruma, sık sık susama, sık acıkma ve iştahlı olma, sık sık tuvalete gitme, ayak bölgesinde uyuşma, karıncalanma ve yanma hissi söz konusu olduğunda diyabet hastalığından söz edilebilir. Sinsi ve tahlikeli bir hastalık olarak kabul edilen diyabet hastalığı kalp, damar, sinir sistemi, böbrekler ve ayaklara ciddi zararlar verebilmektedir.

Kilo kontrol altına alındığında tip 2 diyabetten de korunmak mümkün olmaktadır. Araştırmalar tip 2 diyabet hastalığının kalıtsal bir rahatsızlık olabileceğini söylemektedir. Annede diyabet hastalığı söz konusu olduğunda çocuğa geçme ihtimali %20, babada diyabet varsa çocukta diyabet olma riski %20, anne ve babada diyabet hastalığı var ise çocukta diyabet olma riski %40 oranında görülebilmektedir. Ancak kilo kontrolü sağlandığında ve normal kiloda kalma kısmı başarıldığında diyabet hastalığına yakalanma riski sıfıra inebilmektedir.

Bilgi: İnsülin direnci ile ilgili daha detaylı bilgilere ulaşmak için “İnsülin Direnci” başlıklı makalemizi, diyabet hastalığı ve diyabetli hastalar için doğru beslenme alışkanlığı kazanmak için “Diyabet Beslenmesi” başlıklı makalemizi ziyaret edebilirsiniz. 

Böbrek Üstü Bezlerinin Çok Çalışıyor Olması

Sık sık enseden baş ağrıları yaşandığında, boyun bölgesinde kalınlaşma ve yağ birikimi varsa, yüz bölgesi yuvarlak ise, ayrıca yüz bölgesinde sivilceler oluşmuş ise, bel çevresinde yağ birikimi ve menekşe renkli çizgiler mevcut ise böbrek üstü bezlerinin de kontrol altına alınması gerektiği söylenebilir.

Böbrek üstü bezlerinden salınmakta olan stres hormonunun yüksek olması çok sık görülmüyor olsa bile kilo alımının önemli sebepleri arasında gösterilmektedir. Yukarıda belirttiğimiz şikayetlerden biri ya da birkaçı görülüyor ise doktora başvurulması gerekmektedir.

Uyku Apnesi

Uyku apnesi çok önemsenmeyen ancak sanıldığından daha büyük ölçüde önem taşıyan bir rahatsızlıktır. Gece horlama var ise, uyuma esnasında nefesin durması söz konusu oluyorsa, sabahları dayak yemiş ve yorgun olarak kalkılıyorsa, geceliğin göğüs ve boyun kısmından terleme yaşanıyorsa, gündüzleri uyku hali mevcut oluyorsa ve sabahları baş ağrısı hissediliyor ise uyku apnesi hastası olma ihtimali yüksektir. Uyku apnesi hastası olan kişiler şehir hastanelerinin uyku laboratuarına başvurmalı ve uyku kalitesi ölçülmelidir.

Uyku apnesi olan kişiler kilo almaya muhtemel eğilim söz konusudur ya da kilo zaten mevcuttur. Ayrıca kalp hastalıkları ve tansiyon hastalıklarına da yatkınlık olabilmektedir. Uyku apnesinin neden olduğu kalitesiz uyku sonucunda vücut dinlenemediğinden sinirlilik ve gerginlik hali de ortaya çıkabilmektedir.

Vücut için nefes almak demek oksijen demektir. Uyku esnasında yeterli miktarda nefes alınamadığında hücrelere yeterli miktarda oksijen ulaşamaz ve sonucunda şişmanlama ve kilo kaybı yaşamama söz konusu olabilir. Eğer uyku apnesine bağlı olarak kilo alımı mevcut ise belirttiğimiz gibi bir uyku laboratuarına başvurulmalıdır.

 

Soru - Cevap

Leave a Reply

*Yorumlara cevap verebilmek için hesabınızın olması gerekmektedir. Buraya tıklayarak hesap oluşturabilirsiniz.